Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’dan Açıklamalar
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, geçtiğimiz günlerde TRT Haber’de katıldığı canlı yayında, 2025-2027 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program’ın yarın açıklanacağını duyurdu. Yılmaz, Orta Vadeli Programın temel çerçevesinin değişmediğini ve bu programın hedefinin enflasyonu düşürmek, büyüme ve istihdamı koruyarak kalıcı sosyal refahı artırmak olduğunu vurguladı.
Güncellenmiş OVP ile ilgili uzun bir süredir çalışmalar yürüttüklerini belirten Yılmaz, “Üç temel güncelleme söz konusu. Makroekonomik değerler, büyümeden milli gelire, ihracattan turizme kadar pek çok makro rakamımızı güncellemiş olacağız. Enflasyon rakamları da bu güncellemeler içinde yer alacak. Ayrıca, bütçe büyüklüklerimiz, bütçe açığımızın ne olacağı, harcamalarımız ve gelirlerimiz gibi tüm bu rakamlar Orta Vadeli Programımızda yer alacak” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, üç ayaklı stratejiyle hareket ettiklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Para politikaları, maliye politikaları ve yapısal reformlar. Bu unsurları güncel OVP’de göreceksiniz. Önümüzdeki Perşembe sabahı bir planlama yapmış durumdayız. Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanımızın bunu imzalaması ve Resmi Gazete’de yayımlanması gerekiyor. Bu süreci takip ederek, 5 Eylül Perşembe günü güncel OVP’yi toplumumuzla, kamuoyuyla paylaşmayı planlıyoruz. Ekonomi Koordinasyon Kurulu üyesi arkadaşlarımızla birlikte bu programın detaylarını kamuoyuyla paylaşmış olacağız. Öngörülebilirliği artırıcı bir şekilde, gerçekçi ve tutarlı bir programı ilgili kesimlerle paylaşmayı hedefliyoruz.”
İş Dünyasının OVP Mesajları Dikkat Çekiyor
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yılın ikinci çeyreğine (nisan-haziran dönemi) ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını açıkladı. Buna göre, GSYH 2024 yılı ikinci çeyrek ilk tahmini, zincirlenmiş hacim endeksi olarak geçen yılın aynı çeyreğine kıyasla yüzde 2,5 arttı. Üretim yöntemiyle GSYH tahmini, ikinci çeyrekte cari fiyatlarla geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 78,6 artarak 9 trilyon 949 milyar 792 milyon lira oldu. GSYH’nin ikinci çeyrek değeri cari fiyatlarla dolar bazında 308 milyar 158 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.
Türkiye ekonomisi Covid-19 salgını tedbirlerinin uygulandığı 2020’nin ikinci çeyreğinden sonra üst üste 16 çeyrek büyümüş oldu. Büyüme rakamlarını değerlendiren iş dünyası temsilcileri, Orta Vadeli Program’a dikkat çekti.
Kur ve Enflasyon Arasındaki Zayıf Korelasyon
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, ekonominin yılın ikinci çeyreğinde yüzde 2,5 büyüdüğünü belirterek, net ihracatın büyümeye 1,3 puanla pozitif katkı vermesini olumlu bulduklarını söyledi. İhracata dayalı büyüme trendinin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için en ivedi beklentilerinin kur ve enflasyon arasında zayıflayan korelasyonun sağlanması olduğunu belirten Avdagiç, “Önümüzdeki süreçte, KOBİ’lerin TL kredilere erişim kısıtlarının gevşetilmesi, yeni yatırımlara hız kazandıracak selektif kredi politikaları reel sektörün öncelikli ihtiyacıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Avdagiç, dezenflasyon programını desteklediklerini ifade ederek, * Bunun bir sonucu olarak ‘kontrollü soğuma’ sürecinde üretim ve istihdam hedeflerinin de aynı hassasiyetle gözetilmesi gerektiğine inanıyoruz. * Yatırımlar kalemindeki ivme kaybı ve özellikle makina ve teçhizat yatırımları dikkatle takip edilmeli. * Türkiye hiçbir şartta büyüme dinamiklerinden feragat etmemeli.
İkinci çeyrekte enflasyonla mücadele programıyla uyumlu olarak iç tüketimde belirgin bir soğumanın gerçekleştiğini dile getiren Avdagiç, “Net ihracatın büyümeye pozitif katkı vermesi değerli. İş gücü ödemelerinin gayrisafi katma değer içindeki payının artması da gelir dağılımındaki iyileşme adına önemli bir veri. Hazine ve Maliye Bakanının da işaret ettiği yeni OVP’de özellikle KOBİ’lerin yeni yatırımları ve ihracatımız için tedbirler alınmasını bekliyoruz.” görüşünü kaydetti.
Ekonomik Programın Başarılı Şekilde Sürdürüleceği Umut Ediliyor
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, 2024’ün ikinci çeyreğindeki yüzde 2,5 büyümenin, enflasyonla mücadele ve ekonomide sıkılaşma adımları kapsamında bir nebze beklentilerin altında kalarak piyasalarda gözlemlenen yavaşlamayı teyit ettiğini ifade etti. Olpak, büyümenin sektörel detaylarına bakıldığında sanayi sektörü hariç her sektörün belli oranda büyümeye katkı verdiğine işaret ederek, “Ancak hem sanayi sektörünün daralması hem de diğer sektörlerin verdiği katkının önceki dönemlerle kıyaslandığında azalması iyi analiz edilmeli. Özellikle küçük işletmelerin desteklenmesi dahil olmak üzere, sanayi üretimini ve yatırımları artıracak yeni adımların atılması önemli” yorumunda bulundu.
Önerilerin Değerlendirilmesi Gereken Dönemdeyiz
Geçen dönemlere kıyasla azalsa da büyümeye en yüksek katkıyı yüzde 1,3’er puanlık katkıyla hane halkı tüketiminin yanı sıra ihracatın vermesinin önemli olduğunu vurgulayan Olpak, “Yeni OVP’nin yayımlanmasını beklediğimiz bu haftada, programın seyrini bozmayacak şekilde sanayi sektörünün üzerindeki maliyetleri azaltıcı ve piyasaya güven ve moral verici önerilerin değerlendirilmesi gerektiği dönemdeyiz” dedi. Olpak, iş dünyası olarak temennilerinin ekonomik programın başarılı biçimde sürdürülmesi ve ülkenin refahını artıracak makro hedeflere ulaşılması olduğuna dikkati çekerek, “DEİK olarak bu bağlamda atılacak adımların destekçisi olmaya ve küresel ticarette ülkemize değer katacak ticari diplomasi faaliyetlerimize tüm hızımızla devam edeceğiz.”
Pozitif Büyümeye Devam Edileceğine İnancımız Tam
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı, Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2,5 büyüyerek pozitif büyüme eğilimini üst üste 16’ncı çeyreğe taşıdığına dikkat çekti. Asmalı, “Küresel ekonomi içerisinde olumlu yönde ayrışmaya devam ediyoruz.” diyerek, yılın ikinci çeyreğine ilişkin büyüme verisi açıklanan G20 ülkeleri içerisinde 5’inci sırada yer aldığımızı ifade etti.
Büyümenin kompozisyonuna bakıldığında parasal sıkılaşmanın etkisiyle iç talebin katkısının ivme kaybettiğini ve 1,2 puana gerilediğini belirten Asmalı, “Bu dönemde net dış talebin de büyümeye katkısı 1,3 puan olmuş, yatırımların 0,1 puanlık cüzi etkisiyle birlikte genele yayılan bir büyüme görüntüsü ortaya çıkmıştır.” değerlendirmesinde bulundu.
Asmalı, “Tarım sektörünün yıllık bazda yüzde 3,7 genişlemesinin yanı sıra inşaat ve hizmetler sektörünün sırasıyla yüzde 6,5 ve yüzde 2,9 oranında büyümesi, ekonomik büyümeye destek veren faktörler olmuştur. Bununla birlikte iç talepteki daralmayla birlikte sanayi sektöründe gözlenen yüzde 1,8’lik küçülme, büyümenin sürdürülebilirliği açısından olumsuz sinyaller vermektedir.” ifadesini kullandı.
Parasal sıkılaşma koşullarının ekonomik aktivite üzerindeki etkisinin artmasıyla yılın ikinci yarısında büyüme koşullarındaki ivme kaybının devam edeceğini dile getiren Asmalı, “Bu noktada büyüme eğilimimizin Orta Vadeli Program hedefleriyle uyumlu hale getirilmesi ehemmiyet arz etmektedir. Yeni açıklanacak OVP, Türkiye ekonomisinin hedeflerinden vazgeçmediğini kati bir şekilde göstermeli, geçmiş yıllara ilişkin kazanımların korunacağı ve geleceğe yönelik beklentilerin bu kazanımlar üzerine inşa edileceğine yönelik net mesajlar vermelidir.”
MÜSİAD olarak, milli ekonomimizin pozitif büyüme yolculuğuna Türkiye Yüzyılı’nda da hız kesmeden devam edeceğine yönelik inancımız tamdır.
Dengeli ve Sürdürülebilir Bir Büyüme İçin Öneriler
Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, çerçevesi belli, öngörülebilir, rotasında giden bir ekonominin doğru bir politika olduğunu ifade etti. Aydın, “Dengemizi bozan pandemi ve deprem gibi zorlukların ardından şeffaf, rasyonel, önümüzü görebildiğimiz politikalarla sürdürdüğümüz bir ekonomi yol haritamız var. Bu da bizi dengeli ve sürdürülebilir bir büyümeye doğru ilerletiyor.” görüşünü paylaştı.
Tüm şartlar düşünüldüğünde ekonomik açıdan büyüyor olmanın mevcut politikaların hedefleri doğrultusunda yürütüldüğüne işaret ettiğini belirten Aydın, “Özellikle iç ve dış talepten gelen 1,2 ve 1,3’lük oranlar ile dış talebin pozitif katkısını çok önemsiyoruz.” dedi.
Aydın, gelişen ve dengeli bir büyüme ile ekonomik refahını artıran bir Türkiye’nin en büyük idealleri olduğuna işaret ederek, “Bu bağlamda lokomotif sektörlerde artışın gözlenmesi iyi bir veri olmasına karşın sanayi sektörünün yüzde 1,8 azalması, finansman açısından bu sektörümüzün desteklenmesi ve çağrılarına daha çok kulak verilmesini gerektiriyor.” açıklamasında bulundu.
Aydın, “Rota belli, dengeli ve sürdürülebilir bir büyümeye doğru ilerliyoruz. Rasyonel ve şeffaf politikalar yürütüldükçe, sahadan gelen çağrılara kulak verildikçe arzulanan ekonomik getiriler de beraberinde gelmeye devam edecektir.” ifadelerini kullandı.
Finansman Erişimi ve Tarım Üretimi Üzerine Vurgular
İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz, Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2,5’lik bir büyüme elde ederek salgından bu yana pozitif büyümesini sürdürdüğünü belirtti. Kopuz, halihazırda fiyat istikrarının tesisi için uygulanan sıkı para politikası ve mali disiplin ile devam eden süreci dikkatle takip ettiklerini vurgulayarak, “Bu süreçte, yüksek kredi maliyetlerinden dolayı işletme sermayesine artan ihtiyaç sebebiyle zayıflayan sanayi üretiminin ve aynı şekilde iç talebin büyümeye katkısının sınırlı olacağını öngörmekteydik.”
Kopuz, “Nitekim birinci çeyrekteki güçlü tüketim harcamalarının, ikinci çeyrekte devam etmediğini gördük. Aynı şekilde sanayi üretiminde de son aylarda firmaların özellikle işletme sermayesi için nakit akışında zorlandığı durumları gözlemliyorduk.” dedi.
Kopuz, “Bu bakımdan, önümüzdeki günlerde açıklanacak olan 2025-2027 Orta Vadeli Program’da enflasyonla mücadelede kararlılık hedeflerinin yanı sıra büyüme öngörülerinde dengelenme beklentisi de hedeflere yansıyacaktır.” ifadesini kullandı.
Nitelikli bir büyümeyle yola devam ederken, enflasyon ve cari açığın düşürülmesi hedefinden taviz verilmemesi gerektiğinin farkında olduklarını belirten Kopuz, “Bununla birlikte, işletmelerin finansmana erişimi ve nitelikli eleman konularında atılacak adımlar, önümüzdeki dönemde reel sektör güvenini önceki seviyelerine getirmek adına anlamlı olacaktır.”
Kopuz, tarım sektörünün yüzde 3,7 büyüyerek ekonomiye katkı veren alanlardan biri olduğuna işaret ederek, iklimsel sınamaların rekolteler üzerindeki olumsuz etkilerine rağmen, 3. çeyreği kapsayan hasat döneminin tarımsal büyümeye daha fazla katkı vermesini ümit ettiklerini belirtti. “Burada önemli olan, ilk kez 3 yıllık açıklanan destekleme modeliyle işaretlerini gördüğümüz planlı tarımsal üretime geçişten taviz verilmemesidir.”
KAYNAK: AJANSLAR, HABER7