Ulusal Bakır Zirvesi’nde Sürdürülebilir Gelecek Vurgusu
İstanbul Sanayi Odası (İSO), yeşil üretim ve dijital dönüşüm süreçleriyle uyumlu bir şekilde katma değeri yüksek ürünler geliştirmeyi amaçlayarak, bakır üretiminde ihracatı artırmak hedefiyle Ulusal Bakır Zirvesi’ni İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdi. Zirvede, İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, sanayi sektörünün sürdürülebilir ekonomik büyümenin ve toplumsal kalkınmanın temel unsurlarından biri olduğunu vurguladı.
Bahçıvan, sanayinin temel girdilerinden birinin ham madde olduğunu belirterek, metal ham maddeleri arasında bakır ve bakır alaşımlarının önemli bir yer tuttuğunu ifade etti. Bakırın, insanlık tarihinin en eski metallerinden biri olmasının yanı sıra birçok sektör için kritik bir ham madde olduğunu aktardı. Bahçıvan, şunları söyledi:
- “Bakır, özellikle otomotiv, enerji, beyaz eşya ve elektronik gibi katma değerli sanayilerde hayati bir bileşendir. Yenilenebilir enerji ve elektrikli araç teknolojileri alanındaki yatırımların artmasıyla, bakırın sanayideki rolü her geçen gün daha da önem kazanmaktadır.”
- “İstanbul Sanayi Odası olarak 2022 yılında yayımladığımız Bakır ve Bakır Alaşımları Sanayii İmalat Sanayii sektör raporuna göre, Türkiye’de 2020 yılında güneş panelleri, rüzgar türbinleri ve elektrikli otomobillerde toplamda 2 bin 200 ton bakır kullanıldı. Bu sayının 2025 yılında 6 bin 700 tona, 2030 yılında ise yaklaşık 20 bin tona ulaşması beklenmektedir. Bu veriler, bakırın gelecekte sanayimiz için ne denli önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.”
- “Bugün burada, kamu, sivil toplum kuruluşları (STK), sanayi temsilcileri, değerli akademisyenler ve öğrencilerimizle bir araya gelerek bakır sektörünün geleceğini değerlendirmek, oldukça anlamlı bir buluşma.”
“Türk bakır sektörü, küresel ölçekte önemli bir konuma sahiptir.” diyen Bahçıvan, şu değerlendirmeleri yaptı:
- “Rafine bakır üretim kapasitesi ve tüketiminde dünyada ilk 10 ülke arasında yer alan sektörümüz, net ithalatçı konumuna rağmen otomotiv, beyaz eşya ve inşaat gibi temel ihracatçı sektörlerde girdi olarak kullanılması dolayısıyla ülkemizin katma değerine dolaylı yoldan büyük katkıda bulunmaktadır.”
- “Uluslararası standartlarda ürün üretebilen ve piyasa koşullarına uyum sağlayabilen firmalarımızla birlikte Türkiye, büyüyen coğrafyalara yakınlığı ve teknik bilgi birikimi ile küresel değer zincirlerindeki dönüşümden pay almayı hedeflemektedir.”
- “Ancak, ülkemizde izabe tesislerinin yetersizliği, bakırın işlenmeden yurt dışına gönderilmesine ve burada elde edilmesi gereken katma değerin yurt dışına transfer edilmesine yol açmaktadır. Bu nedenle, hem kendi bakırımızı hem de diğer ülkelerin bakırını işlemek üzere lojistik olarak uygun yerlere yeni izabe tesisleri kurulması gerekmektedir.”
Bahçıvan, küresel ticaretin dinamiklerini değiştiren yeşil ve dijital dönüşüm açısından bakıldığında, bakır sektörünün bu alandaki avantaj ve riskleri barındırdığını belirtti. Bakırın, yapısı gereği performans kaybı olmadan tekrar tekrar geri dönüştürülebilen birkaç ham maddeden biri olduğunu; yenilenebilir enerjideki yoğun kullanımıyla yeşil dönüşümde avantaj sağladığını ifade etti. Bununla birlikte, sektörün su kullanımı, atık üretimi ve sera gazı emisyonları gibi çevresel risklerle karşı karşıya bulunduğuna dikkat çekti. Bahçıvan, “Bakır sektörü, sadece ham madde olarak değil, aynı zamanda katma değerli ürünlerin geliştirilmesiyle de ekonomimize katkı ve istihdam oluşturma potansiyeline sahip.” dedi.
“AR-GE ve İnovasyon Çalışmalarının Önemi”
Sektörün küresel rekabette öne çıkmasında AR-GE ve inovasyon çalışmalarının kritik bir rol oynadığını belirten Bahçıvan, yüksek saflıkta bakır üretiminin daha verimli işleme teknolojileri ve geri dönüşüm süreçlerinin geliştirilmesiyle rekabet gücünü artırabileceğini dile getirdi. Yerli teknolojilerin geliştirilmesi ve üniversite-sanayi işbirlikleri ile sektöre önemli katma değer sağlanabileceğini vurguladı. Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü:
- “AR-GE çalışmaları ve inovasyon projelerinde üniversitelerle işbirliği yapmak, sektöre bilgi transferi sağlarken yeni teknolojilerin uygulanabilirliğini hızlandıracaktır.”
- “Üniversite-sanayi işbirliği kapsamında yürütülecek ortak araştırmalar ve açılacak laboratuvarlar, sektöre yetenekli insan kaynağı kazandıracak ve inovasyon ekosisteminin güçlenmesine katkıda bulunacaktır.”
- “Bakır sektörüne yönelik teknoloji ihtiyaçlarının belirlenmesi, AR-GE faaliyetlerinin yürütülmesi ve sektörün uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesi için enstitü benzeri bir yapı oluşturulması faydalı olacaktır. Bu bağlamda, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin doğru bir adres olduğuna inanıyorum.”
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal ise, “Sektörün lokomotif olduğu girişimlerin daha başarılı olduğunu bir akademisyen olarak belirtmek isterim. Akademik camianın katkıları ve toplantıları da son derece önemli.” dedi. Mandal, bakırın hem ısı hem de elektriksel anlamda iyi bir iletken olduğunu vurguladı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Çetin Tecdelioğlu ise, bakırın katma değerinin düşük olduğunu, daha çok işlenmesi gerektiğini ifade etti. Tecdelioğlu, “Tüm paydaşlarımız, Ticaret ve Sanayi Bakanlıklarımızla birlikte bu konuyu ele alıyorlar. Katma değerli ürün üretmek kritik. Bakırın neredeyse yüzde 95’ini ithal ediyoruz. İthalata dayalı bir ham madde ile mücadele etmemiz gerekiyor. Bu durum için İhracatçılar Birliği ile birlikte bakırın stratejik metal olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.” açıklamasında bulundu.
KAYNAK: AA