Yılmaz’ın Madencilik Değerlendirmesi
Yılmaz, madencilik sektörüne ilişkin basın mensuplarına yaptığı değerlendirmede, dış ticaret açığında madencilikten gelen kısmın kapatılmasının mümkün olduğunu ifade etti. Türkiye’nin 3,5 trilyon dolarlık yer altı maden potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Yılmaz, ülkenin dış ticarette madencilikten gelen kısımda açık vermemesi gerektiğini bildirdi.
Altın Fiyatlarının Artışı Yılmaz, altın fiyatlarının son dönemde artış eğiliminde olduğuna dikkat çekerek, “Emtia fiyatlarına baktığımızda, geçen yıl altının ons fiyatı yaklaşık 1900 dolar civarında kapatmıştı. Bu yıl ise şimdiden 2 bin 790 dolar seviyelerine ulaştığını görmekteyiz. Bu oranda altın ithalatı yaptığımızda dış ticaret açığımızın daha da büyüyeceği aşikar. Dolayısıyla ne yapmalıyız? İnsanı ve çevreyi önceleyerek daha fazla üretim yapmalıyız. İnsanı, yani iş güvenliğini; çevreyi, yani flora ve faunayı korumalıyız. Bütün bunlarla beraber finansal yükümlülüklerimizin tamamını yerine getirerek sürdürülebilir madencilik yapmalıyız.” dedi.
Yılmaz, bu yıl madencilik ihracatında geçen yıla benzer rakamlara ulaşıldığını belirterek, “Geçen yıl 6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Bu yıl ise henüz 4,4 milyar dolardayız; yıl sonuna kadar bu rakamı geçmeyi umuyoruz.” şeklinde konuştu.
Önümüzdeki Dönem ve Altın Fiyatları Altın fiyatının hedef değerden oldukça yüksek olduğunu dile getiren Yılmaz, “Önümüzdeki dönem çok ilginç olacak. Altın fiyatları 3 bin doları geçer mi geçmez mi? 2026’da ne olur, 2025’e girerken nasıl bir döneme bakıyoruz? Derken, fiyatı şimdiden 2 bin 800 dolara çıktı. Böyle devam ederse, dünyadaki konjonktürel gelişmeler ve Türkiye’nin stratejik konumu göz önüne alındığında, döviz kurlarının etkisiyle Türkiye’deki altın fiyatlarının lira bazında ciddi bir hareketlilik göstereceğini öngörüyoruz. Zaten şu an uluslararası kuruluşlar, altın fiyatlarında güncellemeler yapıyor.” diye ekledi.
Kritik Mineraller ve Yeşil Dönüşüm
Yılmaz, Türkiye’nin olmazsa olmazlarından birinin artık kritik mineraller olduğunu ve baz metaller üzerinde ciddi çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı. Kritik minerallerin yeşil dönüşümden elektrik sektörüne kadar geniş bir yelpazede kullanıldığını belirterek, “Daha fazla güneş paneli ve rüzgar santrali üreteceğiz. Bunun için nikel, kobalt, kadmiyum, lityum, bakır ve grafite ihtiyaç var.” dedi.
Yılmaz, “Şimdi altın da kritik mineraller grubunda anılmaya başlandı. Yeşil dönüşümde bugünkünden 6 ila 9 kat daha fazla madencilik yapmak zorunda kalacağız. Eğer madencilikte uç ürüne yönelik sanayiye destek olacak ham madde üretimi gerçekleştiremezsek, dış ticaret açığımız daha da büyüyecek. Gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi madenciliği lokomotif sektör olarak kullanmalıyız.” şeklinde konuştu.
Madencilikteki sıkıntıların sürdürülebilirlik ilkesiyle çözülebileceğini vurgulayan Yılmaz, “Özellikle çevresel endişelerden etkilenen madencilik sektörünün önündeki engellerin bazı mevzuatlar ve diyalogla çözülebileceğine inanıyoruz.” dedi.
Madencilik ve Ülke Menfaatleri
Yılmaz, madenciliğin ülke menfaatleri düşünülerek iktidar ya da muhalefet algısı içerisinde olmadan değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Madenciliğin siyaset üstü bir perspektifle ele alınması ve mevzuattaki değişikliklerin istişare ile gerçekleştirilmesinin bu sektörü geliştireceğini dile getirdi:
- “Bir deprem anında agrega, çimento gibi inşaat malzemesine ihtiyacımız olduğunda madencilik yapmak zorundayız.”
- “Demir, kurşun, bakır, altın, kobalt, nikel gibi mineralleri üretmek zorundayız.”
- “‘İnsanı maden yaşatır.’ diyoruz. Maden olmadan insanın yaşamı hiç kolay olmayacaktır.”
Yılmaz, “Herhangi bir doğal afette, madenci her zaman en önde koşarak insanları kurtarmaya çalışır. Madencilerin insanüstü çabalarla bu sektörde faydalı olmaya çalıştığını unutmamak gerekir.” diyerek sözlerini tamamladı.