NG Araştırma’nın Kadın-Erkek Eşitliği Anketi
NG Araştırma’nın gerçekleştirdiği anket, nüfusunun %95’ine yakınının Müslüman olduğu Türkiye’de, kadın-erkek eşitliği, kadınların toplumsal rolü ve aile içindeki dengeler üzerine ilginç veriler ortaya koydu. Anket, 7-14 Ağustos 2024 tarihleri arasında Türkiye genelinde 15 yaş ve üzeri, farklı sosyo-ekonomik gruplardan toplam 1510 kişinin katılımıyla online platform olan benderimki.com üzerinden yapıldı. Katılımcıların verdiği cevaplar, modernite ile gelenek arasında, medyanın oluşturduğu ideal erkek-kadın rolleri ve bu rollerin gerçeklik ile algı arasındaki çelişkileri gözler önüne seriyor. Ayrıca, bireylerin hala sağlam bir temel inanç çerçevesi ile kimlikleriyle barışık bir bakış açısına sahip olmadıkları da dikkat çekici bir bulgu.
Ev İşleri Paylaşılmalı mı?
Geleneksel olarak ev işleri, kadına ait bir sorumluluk olarak görülmektedir. Ancak, son yıllarda kadınların eğitim fırsatlarının artması ve iş hayatında daha fazla yer almaları, ev işlerinin geleneksel yükümlülüğünü nasıl etkiledi? Anket sonuçlarına göre katılımcıların %66’sı ev işlerinin paylaşılması gerektiğini savunurken, %31’i bu sorumluluğun yalnızca kadına ait olduğunu düşünüyor. Erkeklerin ev işlerinde sorumluluğu üstlendiğini ifade edenlerin oranı ise oldukça düşük.
Para Kazanmak Kimin Görevi?
Ülkemizdeki geleneksel aile yapısı, babayı para kazanan, anneyi ise ev işleriyle ilgilenen bireyler olarak konumlandırmaktadır. Ancak eğitim ve iş hayatındaki değişim, para kazanma sorumluluğunun kime ait olduğuna dair algıyı değiştirdi mi? Katılımcıların %53’ü para kazanmanın eşlerin ortak sorumluluğu olduğunu belirtirken, %46’sı bu görevin erkeklere ait olduğunu düşünüyor. Kadınların yalnızca para kazanma sorumluluğu olduğunu düşünenlerin oranı ise neredeyse yok denecek kadar az.
Çocukların Bakımından Kim Sorumlu?
Ev işlerinin ve para kazanma sorumluluğunun paylaşılıp paylaşılmadığına dair yapılan değerlendirmeler, çocuk bakımında da benzer bir algıya sahip olup olmadığımızı sorgulatıyor. Her 20 katılımcıdan 17’si çocukların bakımının ortak bir sorumluluk olduğunu düşünürken, yalnızca 3’ü bu sorumluluğun tamamen anneye ait olduğunu savunuyor. Erkeklerin çocuk bakımında sorumluluk taşıdığına inananların oranı ise oldukça düşük.
Ülkemizde Kadın-Erkek Eşitliği Var mı?
Türkiye, kadınlara oy verme hakkı tanıyan ilk ülkeler arasında yer alıyor ve Anayasa’nın 10. maddesine göre kadın ve erkeklerin kanun önünde eşit haklara sahip olduğu belirtiliyor. Ancak günlük yaşamda bu eşitliğin var olup olmadığını sorgulamak önemli. Araştırmaya katılan her 10 kişiden 8’i, ülkemizde kadın-erkek eşitliğinin mevcut olmadığını düşünürken, sadece 2 kişi eşitlik olduğuna inanıyor. Kadınların %85’i ve erkeklerin %77’si eşitliğin sağlanmadığını ifade ediyor.
Fiziksel Şiddetin Boyutları!
Son yıllarda Türkiye’de daha fazla gündeme gelen ve derin yaralar açan bir konu olan eş veya sevgili tarafından uygulanan fiziksel şiddet, ne yazık ki birçok kadının sessiz kaldığı bir durum. Katılımcıların %85’i eşleri veya sevgilileri tarafından fiziksel şiddete maruz kalmadıklarını belirtirken, %10’u hayatlarında en az bir kez bu tür bir şiddete uğradığını ifade ediyor. Fiziksel şiddet mağduru olduğunu belirten kadınların oranı %13 iken, erkekler için bu oran %7’dir. Fiziksel şiddete maruz kalanların, bu durumu engellemek için neler yapabilecekleri ve nerelerden destek alabilecekleri konusunda bilgi sahibi olup olmadıkları da araştırılmıştır. Her 10 kişiden yaklaşık 7’si bu konuda bilgiye sahip olduğunu belirtirken, kadınlar bu konuda erkeklere göre biraz daha fazla bilgi sahibidir. Genel resme baktığımızda, her 10 kişiden 3’ünün hala bu konuda daha fazla bilgiye ihtiyaç duyduğunu görmekteyiz.
Psikolojik Şiddet Boyutları!
Psikolojik şiddet, bağırma, küfür etme, kişiyi değersiz hissettirme ve küçük düşürme gibi davranışlarla kendini göstermektedir. Ayrıca, kişinin sevdiği eşyalarına zarar vermek ve kişinin isteklerini engellemek de psikolojik şiddet türleri arasındadır. Uzun süre psikolojik şiddete maruz kalan bireylerde stres bozuklukları, bağımlılık ve depresyon gibi durumların ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır. Araştırma sonuçlarına göre, psikolojik şiddet, fiziksel şiddetten daha yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Yaklaşık her 4 kişiden 1’i hayatında en az bir kez psikolojik şiddete maruz kaldığını belirtmektedir. Psikolojik şiddet mağduru olduğunu ifade eden kadınların oranı, erkeklerin 3 katıdır. Araştırmada katılımcılara, psikolojik şiddete uğrayıp uğramadıkları, psikolojik şiddetin tanımı verilmeden ve daha sonra tanım ile birlikte 2 aşamalı olarak sorulmuştur. Tanım verilmeden, psikolojik şiddet gördüğünü ifade edenlerin oranı %25 iken, tanımın paylaşılmasının ardından bu oran %30’a çıkmıştır. Bu durum, psikolojik şiddetin ne olduğuna dair bilgilendirilmemiş bireylerin, maruz kaldıkları psikolojik şiddetin farkında olmayabileceklerini göstermektedir. Bu da, psikolojik şiddet konusunda daha fazla farkındalık çalışmalarının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Her 20 kişiden 13’ü, psikolojik şiddeti nasıl engelleyebileceğini ve böyle bir durumda nereden yardım alabileceğini bilmemektedir. Fiziksel şiddete oranla daha fazla psikolojik şiddete maruz kalınmasına rağmen, çözüm yolları hakkında daha az bilgiye sahip olunması dikkat çekicidir.
Sen Şiddet Uyguluyor Musun?
Şiddet mağduru olma yerine şiddet uygulama sorusunu sorduğumuzda, ortaya çıkan tablo daha farklı bir hal alıyor. Katılımcıların %92’si eşlerine veya sevgilerine fiziksel şiddet uygulamadıklarını belirtirken, kadınların %12’si hayatlarında en az bir kez fiziksel şiddet gördüklerini ifade etmektedir. Erkekler arasında ise fiziksel şiddet uyguladığını belirtenlerin oranı sadece %5’tir. Bu durum, erkeklerin fiziksel şiddet uygulama konusundaki itiraflarının sınırlı olabileceği izlenimini yaratmaktadır.
İş Hayatında Kadın Sayısı Artmalı mı?
Günümüzde kadınların eğitim olanaklarının artması ve toplumsal yapının değişmesi, iş hayatındaki kadın sayısını artırmıştır. Ancak, gelinen noktada iş hayatında daha fazla kadının yer alması gerekip gerekmediği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Her 20 kişiden 13’ü, daha fazla kadının iş hayatına katılması gerektiğini düşünürken, %10’u ise bu oranı azaltmanın gerektiğini savunmaktadır. İş hayatına katılması gereken daha çok kadının olduğu yönündeki görüşler, kadınlar arasında daha yaygın iken, azalmayı savunanlar arasında erkekler öne çıkmaktadır.
Kadınların İş Hayatında Karşılaştığı Zorluklar
İş hayatı, tüm bireyler için zorluklarla doludur. Ancak bazı sorunlar kadınlar için daha belirgin hale gelmektedir. Katılımcıların %40’ı, kadınların iş hayatındaki en büyük zorluğunun iş yerindeki tempoya ek olarak ev işlerinin de sorumluluğunu üstlenmeleri olduğunu belirtmektedir. %18’i, kadınların iş hayatında fiziksel tacize maruz kalmalarını ikinci en önemli sorun olarak ifade ederken, %10’u, erkeklere göre daha fazla psikolojik şiddete maruz kalmanın üçüncü sırada geldiğini vurgulamaktadır. Hem kadınlar hem de erkekler, bu sorunların sıralamasında genel olarak hemfikir görünmektedir.
Kadınlar Neden İş Hayatından Uzaklaşıyor?
Katılımcılara, kadınların iş hayatından uzaklaşma nedenleri sorulduğunda, %31’i çocuklarına bakmak için, %23’ü toplumsal baskılardan dolayı ve %19’u evdeki diğer sorumluluklarından ötürü kadınların iş hayatından uzaklaştığını belirtmiştir.