Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ekonomistleri, son zamanlarda artış gösteren konkordato taleplerini derinlemesine incelemiştir. TCMB ekonomistleri Halil İbrahim Aydın, Kadir Gürci ve Ünal Seven tarafından kaleme alınan bu kapsamlı analiz, Merkezin Güncesi’nde yayımlanmıştır. Ekonomistler, şirketlerin likidite rezervleri ve borçluluk oranları üzerinde durarak, bu firmaların parasal sıkılaşmanın başlangıç dönemine kadar zor durumda kaldıklarını vurgulamaktadırlar.
Finansal stres altında bulunan firmalar, faaliyetlerine devam edebilmek için ödeme kolaylığı sağlamak amacıyla konkordato talebinde bulunma yoluna gidebiliyor. İcra ve İflas Kanunu’nda belirtilen konkordato hükümleri, borçlunun borcunun uzatılmasını, borcundan indirim yapılmasını veya olası bir iflastan kurtulmasını hedeflemektedir. Firmaların borçluluğu, borç ödeme kapasiteleri ve likidite durumları, konkordato süreçlerinde belirleyici bir rol oynamaktadır.
Yazıda, 2024 yılında konkordato talebinde bulunan ve geçici mühlet alan tüzel firmaların çeşitli finansal göstergeleri, diğer firmalarla karşılaştırılmaktadır. Analiz sonuçlarına göre, konkordato talep eden firmaların genel borçluluk seviyesinin diğer firmalara kıyasla daha yüksek olduğu, bunun yanı sıra likidite seviyelerinin ise belirgin bir şekilde daha düşük olduğu görülmektedir (Grafik 1). Konkordato firmalarının ticari borçlarının toplam varlıklara oranı %36 iken, bu oranın diğer firmalarda %11 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir. Benzer şekilde, konkordato firmalarının kasa ve banka hesaplarındaki hazır değerlerin kısa vadeli yükümlülüklerine oranı ise medyan olarak yaklaşık %2’dir; bu oran diğer firmalar için %8 civarındadır.
Konkordato talep eden firmaların, talepte bulunmadan önceki dönemde yüksek borçluluk ve düşük likidite durumuyla karşı karşıya olmaları, özellikle finansal koşulların sıkılaştığı dönemlerde dikkat çekmektedir. Likidite şoklarıyla karşılaşan firmaların, özellikle beklenmedik durumlarla karşılaştıklarında ve borçlanma kapasitelerine yaklaştıklarında, ticari kredilerde temerrüde düşme olasılıklarının daha yüksek olduğu bilinmektedir. Firmaların konkordato sürecine girmeden önceki temerrüt durumunu anlayabilmek için, 2024 yılında konkordato talep eden firmaların 2023 yılının ilk altı ayına ait çeşitli risk göstergeleri incelenmiştir (Grafik 2). Elde edilen bulgular, son dönemde konkordato talebinde bulunan firmaların parasal sıkılaştırma öncesinde de finansal zorluklar yaşadıklarına işaret etmektedir. 2024 yılında konkordato ilan eden firmaların, parasal sıkılaşmanın başladığı 2023 yılı Haziran ayı itibarıyla %41’inin temerrüt halinde, %61’inin yüksek borçlu ve %26’sının düşük likiditeye sahip olduğu gözlemlenmiştir.
Konkordato süreci, firmaların tedarikçilerine olan ödemelerini erteleme imkânı sağladığı için, bu firmaların ekonomik büyüklüklerdeki payları oldukça önemlidir. TCMB, reel sektör firmalarının temerrüt gelişmelerini ekonomik faaliyet, finansal istikrar ve arz zincirinin devamlılığı açısından yakından takip etmektedir. 2024 yılında konkordato talep eden ve geçici mühlet verilen firmalar, toplam nakdi ticari kredi bakiyesinin %0,38’ini, toplam istihdamın %0,07’sini, toplam satışların %0,16’sını ve toplam yurt dışı satışların %0,18’ini oluşturmaktadır. Konkordato firmalarının tedarikçileri ise toplam nakdi ticari kredi bakiyesinin %0,23’ünü, toplam istihdamın %0,12’sini, toplam satışların %0,21’ini ve toplam yurt dışı satışların %0,14’ünü teşkil etmektedir.
Son olarak, konkordato sürecinin önemli bir sonucu, firmalar arası ticaretin etkilenmesidir. Konkordato öncesinde firmaların müşteri ve tedarikçi sayısının azaldığı, konkordato sonrasında ise bu sayının yatay seyrettiği gözlemlenmiştir (Grafik 4). Konkordato öncesindeki tedarikçi sayısındaki azalma, nakit akışı ve borç yönetiminde yaşanan sorunların diğer firmalarca da hissedildiğini göstermektedir. Bu durum, konkordato firmalarının ticari ilişkilerinin süreç öncesinde zayıfladığını, ancak ilgili kanunda öngörüldüğü gibi konkordato sonrasında firmaların faaliyetlerine devam edebildiğini göstermektedir.
Özetle, yüksek borç ve düşük likidite ile faaliyet gösteren finansal stres altındaki firmaların konkordato talepleri, dönemsel olarak artış gösterebilmektedir. 2024 yılı içerisinde gerçekleşen konkordato taleplerinin, parasal sıkılaştırma öncesinde de riskli kategoride sayılabilecek ve ekonomideki ağırlığı görece düşük firmalarda yoğunlaştığı gözlemlenmektedir.