Ahıska Türklerinin Zorlu Sürgün Hikayesi

Ahıska Türklerinin Sürgün Tarihi ve Anıları

14 Kasım 1944, Ahıska Türkleri için unutulmaz bir tarih olarak hafızalarda yer etmektedir. Bu tarihte, Sovyetler Birliği’nin lideri Josef Stalin’in emriyle, Ahıska’dan sürülen Türkler, yıllarca süren zorluk ve acı dolu bir yolculuğa çıkmışlardır. Bugün, Kırgızistan’ın çeşitli şehir ve bölgelerinde yaşayan Ahıska Türkleri, geçmişte yaşadıkları trajedileri anarak, kültürlerini ve kimliklerini koruma mücadelesi vermektedirler.

Ahıska’dan Sürgün: Bir Aile Hikayesi

Sürgün, birçok ailenin hayatını köklü bir şekilde değiştirmiştir. Örneğin, Begzada Maviyev’in hikayesi bu trajedinin bir yansımasıdır. Maviyev, o gün yaşananları şu sözlerle anlatmaktadır: “Evdeydik. Askerler geldi. Bize iki saat vakit verdiler. Alabildiğince eşya ve erzak alın, dediler.” Bu iki saatlik süre, birçok aile için yeterli olmamış; yüzlerce insan, sevdiklerinden ve anavatanlarından kopmak zorunda kalmıştır.

Tren Yolculuğu ve Zorluklar

Sürgün sırasında yaşanan en büyük zorluklardan biri, tren yolculuğuydu. Maviyev, “Tren Ural Dağı’nda bozuldu. Birkaç gün bekledik. Halk çok zorluk çekti. Odun yoktu, her yer buzdu.” diyerek, bu zor günleri gözler önüne sermektedir. Sıcak bir yuva arayışı içinde olan Ahıska Türkleri, bu süreçte birçok acı deneyimle karşılaşmışlardır.

Gülistan Meralikızı’nın Anıları

Ahıska’daki sürgün sırasında sadece bir çocuk olan Gülistan Meralikızı, annesiyle bir askerin arasında geçen konuşmayı unutamamıştır. “Asker üç gün sonra geri döneceğiz diye yanıt verdi ve hala unutmadım. Üç gün sonra döneceğiz dediler, 80 yıl oldu.” Bu sözler, sürgünün getirdiği belirsizliğin ve acının ne denli derin olduğunu göstermektedir.

Vagonlarda Yaşanan Çile

Meralikızı, o günlerde yaşadıkları zorlukları şu şekilde ifade etmektedir: “Vagonlar delikti ve içeri kar düşüyordu. Vagonun içi çok soğuktu. Tahtalıydı. Kar yağdığında üstümüze düşüyordu.” Bu şartlar altında, birçok insanın soğuktan hayatını kaybettiği bilinmektedir. Meralikızı, annesinin onlara çok iyi baktığını ve erzakları diğer vagonlardaki insanlara ulaştırmaya çalıştığını hatırlamaktadır.

Yeni Bir Hayatın Başlangıcı

Sürgün sonrası, Ahıska Türkleri için yeni bir hayatın kapıları aralanmıştır. Özbekistan’a sürülen aileler, daha sonra Kırgızistan’a yerleşmişlerdir. Meralikızı, Özbek ve Kırgızların kendilerine iyi davrandığını, ekmek ve süt verdiklerini ifade etmektedir. “Devlet, bize eski bir ev ve 16 keçi tahsis etti.” diyerek, yeni yaşamlarının başlangıcını anlatmaktadır.

Anavatan Özlemi ve Kültürel Mücadele

Bugün, Ahıska Türkleri anavatanları Ahıska’yı özlemle anmaktadırlar. Meralikızı, “Ahıska’daki evimi özlüyorum. Evimizin önünde büyük bir söğüt ağacı vardı.” diyerek, özlem duyduğu köklerini ve geçmişini ifade etmektedir. Ahıska Türkleri, kültürel değerlerini yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak için çaba sarf etmektedirler.

Gençlere ve Geleceğe Verilen Önem

Meralikızı, Ahıskalı gençlere anavatanlarını sevmelerini ve asla unutmamaları gerektiğini öğütlemektedir. Bu, sadece geçmişi hatırlamak değil, aynı zamanda kültürel kimliği korumak adına da büyük bir önem taşımaktadır. Ahıska Türkleri, geçmişlerinden aldıkları güçle, geleceğe umutla bakmaktadırlar.

  • Sürgün Tarihi: 14 Kasım 1944
  • Önemli Figürler: Josef Stalin, Begzada Maviyev, Gülistan Meralikızı
  • Yaşanan Zorluklar: Zorlu tren yolculuğu, soğuk şartlar, yiyecek sıkıntısı
  • Kültürel Miras: Anavatan özlemi, geleneklerin sürdürülmesi

Ahıska Türkleri, tarihleri boyunca birçok zorlukla karşılaşmış olsalar da, her zaman ayakta kalmayı başarmışlardır. Bugün, geçmişlerini unutmadan, kültürel değerlerini yaşatmaya devam etmektedirler.

Manşet

Baykar İlk Uydusunu Fırlattı

Baykar, uzay teknolojilerinde bir adım daha ileri giderek ilk uydusunu başarıyla fırlattı. Bu önemli gelişme, Türkiye’nin uzay alanındaki hedeflerini pekiştirirken, yerli üretim ve inovasyonun gücünü sergiliyor. […]

Manşet

Baykar, İlk Uydusunu Uzaya Fırlattı

Baykar, uzay teknolojisinde önemli bir adım atarak ilk uydusunu başarıyla fırlattı. Bu tarihi olay, Türkiye’nin uzay çalışmalarındaki hedeflerini pekiştirirken, yerli üretim ve inovasyonun önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. […]