Asgari Ücret Beklentileri ve İşverenlerin Görüşleri
Ocak ayında 11 bin 402 TL’den 17 bin 2 TL’ye yükselerek önemli bir artış gösteren asgari ücret, 2025 Ocak zammı ile yeniden yükselebilecek. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Aralık ayında yeni rakamı belirlemek üzere toplanacak. Bu toplantıda enflasyon beklentileri, yeni asgari ücretin belirlenmesinde kritik bir rol oynayacak. Peki, bu beklentiler ne yönde? İşverenler konuyla ilgili neler düşünüyor?
Sabah Gazetesi’nden Dilek Güngör, asgari ücret zammının belirlenmesine dair dikkat çekici bir yazı kaleme aldı.
Yıl sonuna yaklaşırken asgari ücret zammı, ekonomik gündemdeki sıcaklığını koruyor. Asgari ücret artışında belirleyici olan enflasyon tahminleri güncellendikçe yeni rakamlar ortaya çıkıyor. Dilek Güngör, işverenlerin bu konudaki görüşlerini paylaşıp pazarlık sürecine dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.
Beklentiler Ne Yönde?
Aralık ayı gelmeden asgari ücret tartışmaları başlamış durumda. Bir kesim, özellikle ekonomi yönetimi, asgari ücret artışının %20-25 arasında tutulmasını öneriyor. Orta Vadeli Program’da (OVP) 2025 için hedeflenen enflasyon oranı %17,5. Bu nedenle, artışın bu seviyenin biraz üzerinde olması gerektiğini savunuyorlar.
Diğer bir kesim ise gerçekleşen enflasyon oranı üzerinden zam yapılması gerektiğini öne sürüyor. Bu da yaklaşık %45 civarında bir artış anlamına geliyor. Birkaç gün önce, 126 iktisatçı Ocak 2025’teki artışın enflasyon oranı %25 esas alınarak belirlenmesinin “bilimsel ve sosyal açıdan kaygı verici” olduğunu ifade eden bir açıklama yaptı. Görünen o ki, bu yıl pazarlık masası oldukça zorlu geçecek.
İşverenlerin Görüşleri
Peki, ekonomi yönetimi, yabancı bankalar ve akademisyenler bir şeyler söylese de işin merkezindeki işverenler ne düşünüyor? Bazı işverenlerle yaptığım görüşmelerde, özellikle tekstil, makine ve restoran sektörlerinde çalışanların görüşlerini derledim. Ancak öncelikle şu noktayı vurgulamak isterim:
“Birçok İşletme İşçiye Asgari Ücretin Üzerinde Maaş Veriyor”
Asgari ücret şu anda net 17 bin 2 TL olarak belirlenmiş durumda. Ancak işverenin maliyetine bakıldığında, brüt asgari ücret 20 bin 2 lira 50 kuruş. Bunun üzerine 3 bin 100 lira 39 kuruş SGK primi (işveren payı) ile 400 lira 5 kuruş işveren işsizlik sigorta primi eklenince, toplam maliyet aylık 23 bin 502 lira 94 kuruşa ulaşıyor.
Türkiye’de asgari ücret son dönemde giderek sembolik bir hal almış durumda. Birçok işletme, çalışanlarına asgari ücretin üzerinde maaş veriyor. Bugün birçok fabrikada taban ücret 25 bin TL civarında belirlenmiş. Bu nedenle, asgari ücretin artırılması noktasında işverenlerin görüşleri de oldukça önem taşıyor.
Asgari Ücret İçin Öne Çıkan Rakamlar
İşverenlerin ağırlıklı görüşü, asgari ücretin 22-23 bin lira seviyesine çıkarılması yönünde. Eğer asgari ücret, 2024 yılındaki gibi %45 oranında artırılırsa, birçok fabrikanın yurtdışına açılacağını veya küçülmek zorunda kalacağını belirtiyorlar. Yüksek işçi maliyetleri nedeniyle rekabet edemedikleri ülkelerin ihracat pazarlarını tamamen ele geçirebileceğinden endişe ediyorlar.
“Asgari Ücret Meselesi ’40 Katır mı, 40 Satır mı?’ Haline Gelmiştir”
Türkiye’deki asgari ücret, Avrupa’daki bazı ülkelerin üzerinde. Örneğin, kurdan dolayı 500 dolar civarındaki ücret Macaristan’da daha düşükken; Romanya’da 450 dolar, Bulgaristan’da 398 dolar ve Rusya’da 180 dolar civarında. Türkiye’de asgari ücret, Latin Amerika ve Asya ülkelerinin çoğunun neredeyse iki katı. Bu durum, Türk işverenlerin fabrikalarını yurtdışına taşımanın maliyetlerini düşüreceği beklentisini doğuruyor.
Hizmet sektörü gibi emek yoğun işletme sahipleri, ücret giderlerinin en önemli maliyet kalemlerinden biri olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla, işçi ücretine yapılacak her zammı, ‘yol, su, elektrik’ gibi diğer giderlerle birlikte ürün fiyatlarına yansıtmayı düşünüyorlar. Asgari ücret meselesi, gerçekten de “40 katır mı, 40 satır mı?” durumuna gelmiş durumda. Burada işçi, işveren ve hükümet kesimine büyük bir sorumluluk düşüyor.
“Denge İyi Kurulmalı”
Asgari ücretin belirlenmesinde denge sağlanması önemlidir. Hükümetin, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) gibi konularda muhalefetin kışkırtmalarına kapılmaması gerekir. Çalışanların yaşamını sürdürebilecekleri bir gelir elde etmeleri elzemdir. Ancak işletmelerin de rekabet gücünü koruyup üretmeye ve istihdam yaratmaya devam etmeleri önceliklidir.