FETÖ’nün Türkiye Ekonomisine Etkileri
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in vefatı sonrası, hain terör örgütünün Türkiye ekonomisine olan ağır maliyetleri yeniden gündeme geldi. FETÖ’nün hükümeti hedef alan 17-25 Aralık operasyonları ile ülke yönetimini ele geçirmek için planladığı ancak başarısızlıkla sonuçlanan 15 Temmuz hain darbe girişiminin Türk ekonomisine etkileri derin ve karmaşık oldu. Normal koşullarda bir ülke ekonomisini ciddi şekilde sarsabilecek bu iki olaydan sonra Türkiye, izlediği başarılı politikalar sayesinde hızlı bir toparlanma sürecine girdi.
Hükümetin akılcı ve proaktif yaklaşımları ile bu iki olayın ekonomide yaratmış olduğu hasar, kısa sürede telafi edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Ocak 2015 tarihinde düzenlenen Büyükelçiler Konferansı’nda, “En mütevazı hesaplamayla 17 ve 25 Aralık darbe girişiminin Türkiye’ye maliyeti 120 milyar dolar olmuştur. Eğer başarılı olsalardı ve azmettikleri gibi dönemin başbakanını etkisiz hale getirebilselerdi, bu maliyet kat kat daha fazla olacaktı.” şeklinde ifadelerde bulunmuştu. 15 Temmuz darbe girişiminin maliyetinin de 400 milyar doları aştığı tahmin edilmektedir.
Borsa İstanbul’da Sert Düşüşler
17-25 Aralık operasyonları sonrasında dolar kurunda kayda değer bir artış yaşandı. 16 Aralık 2013 günü 1,94 seviyesinde kapanan dolar/TL, hükümeti hedef alan operasyonların başlamasıyla yılı 2,15 seviyesinde kapatarak yükselişe geçti. Ekonomik alandaki olumsuz etkilerin yavaş yavaş kendini gösterdiği bu dönemde, küresel yatırımcıların dikkatleri Türkiye’deki gelişmelere çevrildi. Bu durum, dolar/TL’nin yükseliş trendine girmesine neden oldu. Kur, 2014 yılının mart ayında 2,30 seviyelerine yaklaşmaya başladı. Operasyonların ekonomik etkileri sermaye piyasalarına da yansıdı; BİST 100 endeksi, 93.178,87 puanla tarihi zirvesine ulaşırken, 2013 yılının son işlem gününde 67.801,73 puandan kapandı.
Ayrıca, Türkiye’de devlet borçlanma faizi, 2013’ün sonlarında yüzde 4,61’e düşerken, 2014 yılının mart ayında bu oran yüzde 12 seviyelerine yükseldi. Mart 2014’te, o dönemde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olan Numan Kurtulmuş, katıldığı bir etkinlikte paralel yapının hain operasyonlarının ekonomiye etkilerini değerlendirmiş ve “Bu olayları bahane ederek Türkiye ekonomisini istikrarsızlaştırmak isteyen çevrelerin de bunda ciddi katkısı oldu.” demişti. Kurtulmuş, döviz kurlarındaki yükselişi vurgulayarak, “Bu fevkalade ciddi bir yükselmedir.” ifadesini kullanmıştı.
Ekonominin 2016 Yılında Tekrar Büyümesi
Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, 15 Temmuz 2016 tarihindeki ilk işlem gününde yüzde 7,08 ile tarihinin en sert düşüşlerinden birini yaşadı ve bu düşüş bir hafta boyunca devam etti. Haftalık bazda yüzde 13,4 değer kaybederek 70.426 puana kadar gerileyen BIST 100 endeksi, başta Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Borsa İstanbul ile ekonomi yönetiminin proaktif adımları sayesinde kayıplarını hızla telafi ederek yükselişe geçti. Döviz kurları ve tahvil faizleri, darbe girişiminin hemen ardından hızla artış gösterse de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) önlemleri ve ekonomi yönetiminin sakinleştirici açıklamaları, yatırımcıların Türk Lirası (TL) varlıklarından kaçışını durdurdu.
Türk ekonomisi, 2016’nın 3. çeyreğinde yüzde 0,8 daralma yaşasa da 4. çeyrekte tekrar büyüme göstererek teknik olarak resesyona girmeden darbe girişiminin olumsuz etkisinden sıyrıldı. Hain darbe girişiminin ardından, 2016’nın ikinci yarısında Borsa İstanbul’a yatırım yapmayan yabancı yatırımcılar, ekonomi ve para politikasında sağlanan güvenle 2017’de güçlü bir şekilde hisse alımına geçerek yılı 1 milyar 781 milyon dolarlık net alımla tamamladılar. 2016 yılında FETÖ’nün hain darbe girişimi sonrası piyasalar, artan risk algısı nedeniyle zorlu bir döneme girdi.
Darbe Girişiminin Ekonomik Maliyeti
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener, AA muhabirine yaptığı açıklamada, darbenin ülke ekonomisine doğrudan maliyetinin yaklaşık 160 milyar dolar, dolaylı maliyetinin ise çok daha fazla olduğunu belirtti. Darbe girişiminin kişi başı maliyetinin 2 bin doları geçtiğini ifade eden Şener, ülke ekonomisine dolaylı maliyetinin toplamda 400 milyar doları aştığını vurguladı. Ayrıca, darbe girişimi sonrasında kredi derecelendirme kuruluşlarının hızlı bir şekilde not indirimine gittiğini ancak Türkiye’nin yaşadığı hızlı toparlanma sayesinde bu indirimlerin gereksiz olduğunu savundu.
Şener, darbe girişimi sonrası süreçte Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye girişlerinde gözle görülür bir yavaşlama yaşandığını, 2016’da 16 milyar dolar olan bu tutarın 2019’da 8,6 milyar dolara gerilediğini belirtti. Ayrıca, darbe girişimi nedeniyle doğrudan yabancı sermaye girişlerinin azalmasının kişi başına düşen milli gelirde gerilemelere neden olduğunu ifade etti. 2013 yılında 12 bin 582 dolara ulaşan kişi başına gelir, darbe girişimi ile birlikte 2020 yılına gelindiğinde 8 bin 600 dolara kadar düştü; ancak 2023 yılına gelindiğinde bu seviye tekrar 13 bin 243 dolara ulaştı.
Kümülatif büyüme süreci göz önüne alındığında, geçen yıl yaklaşık 19 bin 600 doları aşması hedeflenen kişi başına gelirin, 13 bin dolar civarında kaldığını vurgulayan Şener, “Darbe süreci, sadece kişi başına gelir kayıpları açısından 10 yıllık bir zaman kaybına yol açmıştır.” dedi. Ayrıca, 2015 yılında 19,3 milyar dolar olan doğrudan yabancı yatırımların darbe girişimi ile birlikte 2020’de 7,7 milyar dolar seviyesine kadar düştüğünü, geçen yıl ise ancak 10,7 seviyelerine ulaşabildiğini ifade etti. Şener, darbe girişiminin Türkiye’nin yatırım çekme potansiyelini ve yatırım imajını ciddi anlamda zedelediğini belirtti.
Merkezi yönetim bütçe açığının GSYH’ye oranının 2015 yılında yüzde 1 civarında gerçekleştiğini, 2020’de bu oranın yüzde 3,2 seviyesine yükseldiğini dile getiren Şener, FETÖ darbe girişiminin ülke ekonomisinde verimliliği düşürdüğünü ve maliyetleri artırdığını açıkladı. Kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimleri ile Türkiye’nin gri listeye alınması, ülkenin uluslararası düzeyde ekonomik imajını zayıflatmış ve darbe girişiminin kurumlar ile çalışanlar üzerindeki dejenerasyon etkisi düşünüldüğünde Türkiye’ye ekonomik maliyetinin daha da yüksek olduğu sonucuna varılmıştır.