İklim Krizi ve Türkiye’nin Sürdürülebilir Geleceği Üzerine Bir Zirve
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Rixos Tersane İstanbul Otel’de, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) düzenlediği Dünya Odalar Federasyonu’nun (WCF) Avrupa ve Asya Zirvesi’ne katıldı. Zirvenin, sektörler, Türkiye ve dünya için faydalı sonuçlar doğurmasını temenni eden Kurum, katılımcıların iklim konusundaki duyarlılıklarının ve bilgi birikimlerinin önemli olduğunu vurguladı. Ancak, ortak evimiz olan dünyanın karşı karşıya kaldığı iklim krizi ve onun getirdiği temel sorunları tekrar dile getirmenin zaruri olduğunu ifade etti.
Kurum, gezegenin büyük bir tehdit altında olduğunu belirterek, şu şekilde devam etti:
“İklim kriziyle birlikte gelen riskler, geçmiş dönemlere nazaran her geçen gün daha da çeşitlenmektedir. İnsanlık yeni bir yıkımla, yeni bir varoluş sorunuyla yüz yüze. Bosna Hersek ve Brezilya’da yaşanan sel felaketleri, can kayıplarının yanı sıra milyonlarca dolarlık ekonomik kayıplara yol açmıştır. ABD’de beklenen Milton Kasırgası, on milyarlarca dolarlık hasara neden olacağı tahmin ediliyor ve bu, sorunun büyüklüğünü gözler önüne seren acı bir örnektir. İklim krizi artık, tüm üretim ve tüketim sistemlerini dönüştüren, tedarik zincirindeki kopmalarla gıdaya, temiz suya ve ihtiyaç maddelerine erişimi zorlaştıran, ticaret ve sanayideki alışılagelmiş kuralları kökten değiştiren bir sorundur.”
“TÜRKİYE KRİZLERİ İZLEYEN BİR ÜLKE OLMAMIŞTIR”
Kurum, Akdeniz Havzası’nda bulunan Türkiye’nin de iklim krizinin olumsuz etkilerini her geçen gün daha fazla hissettiğini dile getirerek, ülke genelinde sel, yangın ve kuraklık gibi afetlerle karşı karşıya kalındığını belirtti. Kastamonu, Sinop, Bartın, Rize, Giresun ve Trabzon’daki sellerin, Antalya, Muğla ve son olarak İzmir’deki yangınların yanı sıra birçok afette can kayıplarının yaşandığını aktardı. Kurum, “Türkiye ne kendi yaşadığı bu acılarda ne de diğer ülkelerin zor zamanlarında asla krizleri izleyen bir ülke olmamıştır. İnsanlığı bekleyen tehlikelerde, başını kuma gömenlerden, sorunları görmezden gelenlerden olmamıştır. İklim politikalarını belirlerken açıklık, şeffaflık ve katılımcı bir yaklaşım benimsedik” diye konuştu.
Bakan Kurum, 2022 yılında düzenlenen İklim Şurası ile tüm paydaşları bir araya getirerek, bilim insanları, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları ve özel sektörle yeni bir yol haritası belirlediklerini ifade etti. Burada alınan kararlar doğrultusunda, Ulusal Katkı Beyanı ve İklim Kanunu ile uzun dönem stratejileri ile azaltım ve uyum stratejilerine bir temel oluşturduklarını belirtti.
“2035’TE GERİ KAZANIM ORANIMIZI YÜZDE 60’A YÜKSELTECEĞİZ”
Bakan Kurum, şirketlerin verimlilik ve enerji tasarrufu ile giderlerini azaltma çabalarına dikkat çekerek, şunları söyledi:
- “Yeni teknolojilerle rekabet avantajı elde etme arzularını biliyoruz.”
- Küresel yatırımcılar için daha çekici şirketler haline gelme motivasyonlarından dolayı memnuniyet duyuyoruz.”
“Sektörlerimizin bu hedeflerini, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu 2053 net sıfır emisyon hedefimize en hızlı şekilde ulaşarak gerçekleştirmekte kararlıyız. Bu yolda, Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde başlattığımız, 7 yılda 7 kıtada iz bırakan Sıfır Atık Hareketi’mizle daha temiz bir dünya için çalışıyoruz. Ulusal Depozito Yönetim Sistemi’ni de devreye alacağız. 2035 yılında ülkemizdeki geri kazanım oranımızı yüzde 60’a çıkarmayı hedefliyoruz.”
“DEPREM BÖLGESİNDEKİ KONUTLARI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUMLU İNŞA EDİYORUZ”
Bakan Kurum, ülkenin atık su yönetiminde yenilikçi uygulamalar hayata geçirdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
- “2018 yılında ülkemizde yüzde 1,2 olan arıtılmış atık suyun yeniden kullanım oranını, yüzde 5,5’e çıkardık ve 2030 yılında bu oranı yüzde 15’e çıkarmayı hedefliyoruz.”
- “Son 22 yılda sosyal konut ve kentsel dönüşüm çalışmalarıyla ürettiğimiz 3,3 milyon konutumuzu çevreye saygılı, sıfır atık uyumlu olacak şekilde inşa ettik.”
- “Bugün, deprem bölgesinde 452 bin yeni konut ve işyeri inşa etmeye devam ediyoruz.”
“Enerji verimliliği, hava, su ve toprak için sıfır kirlilik prensibiyle çalışan tesislerimize ‘Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi’ düzenliyoruz. Bu belgeyi alan tesislerin, çevre yatırım fonlarından yararlanmaları için gerekli tüm adımları atıyoruz. Sanayi sektöründe, düşük karbonlu yol haritamızla, 2053 yılına kadar alüminyum sektöründe yüzde 75, çelik sektöründe yüzde 99, çimento sektöründe yüzde 93 emisyon azaltımı sağlamayı, gübre sektöründe ise sıfır emisyona ulaşmayı hedefliyoruz.”
“ULUSAL YEŞİL TAKSONOMİ MEVZUATINI HAZIRLAYACAĞIZ”
Kurum, enerji sektöründe, toplam elektrik kurulu gücü içerisindeki yenilenebilir enerjinin payını 2035 yılı itibarıyla yüzde 65’e yükseltmeyi planladıklarını belirtti. Ülkede yeni uygulanmaya başlayacak Emisyon Ticaret Sistemi ve karbon kredileri ile ilgili düzenlemeleri de gerçekleştirdiklerini ifade etti.
İşletmelerin sera gazı emisyon izni almalarını zorunlu hale getireceklerini duyuran Kurum, şu şekilde devam etti:
- “Bu sistemden elde edilen geliri, kamu eliyle tekrar özel sektöre aktaracağız.”
- “Ulusal Yeşil Taksonomi mevzuatını hazırlayacağız. Bu sayede özel sektörümüzün, esnek finansal yapılara daha kolay erişmesini sağlayacağız.”
“İklim Kanunu’muzu Meclisimizin kararıyla hayata geçirecek ve her sektörü yakından ilgilendiren düzenlemelerle uyum sürecini daha da hızlandıracağız. Orta Vadeli Program’da belirttiğimiz, Yeşil Finans Stratejisi ve Eylem Planı’nı süratle uygulayacağız. Afetler başta olmak üzere tedarik zincirinde kırılmalara neden olabilecek risklere karşı sektörel dayanıklılık stratejilerimizi geliştireceğiz. Özel sektörümüzü her açıdan desteklemeye, şirketlerimizin yanında dimdik durmaya devam edeceğiz.”
İklim krizi ile mücadelede Birleşmiş Milletlerin Taraflar Konferansı olan COP toplantılarının önemli kilometre taşları olduğunu vurgulayan Kurum, “Azerbaycan’da gerçekleşecek olan 29. Taraflar Konferansı, 2024 yılında dünyanın buluşma noktası olacaktır. Yıllık 100 milyar dolar hedefi olan iklim finansmanı mimarisinin temelinden değişeceğini düşünüyoruz. Geçtiğimiz hafta Bakü’de COP29 Hazırlık Toplantısı olan Pre-COP29’a katıldık. Başta gelişmiş ülkeler, iklim finansmanın milyarlardan trilyonlara ulaşabilmesinin tek yolunun küresel bir yatırım hedefinden geçtiğinde hemfikiriz.” şeklinde konuştu. “Bu sene COP29’a güçlü bir katılım sağlayarak, ülkemizin 2053’e giden yol haritasını açıklayacağız. Ayrıca COP31’in ev sahipliğini yapma konusundaki kararlılığımızı bir kez daha vurgulayacağız.”
Kurum, yalnızca Türkiye için değil, tüm insanlık için çalışacaklarına dikkat çekerek, bu onurlu güç birliğiyle sadece bugünü değil, geleceği de kurtaracaklarını ifade etti.
“FİLİSTİN, BİR SINAV KAĞIDI OLARAK TÜM İNSANLIĞIN ÖNÜNDE DURMAYA DEVAM ETMEKTEDİR”
Tüm bu çalışmaları gelecek nesiller ve çocuklar için gerçekleştirdiklerini dile getiren Kurum, “Bugün Filistin ve Lübnan’da katledilen çocukların acısını, hüznünü yüreklerimizde taşıyoruz. Şunu her platformda hatırlatıyorum, buradaki dostlarımızın huzurunda da ifade etmek istiyorum. Filistin ve Beyrut’ta yaşanan zulüm, yeni değildir. Bakın, bundan 50 yıl önce de aynı acılar, aynı zalimler eliyle yaşatılıyordu. Aradan geçen yarım asra rağmen bugün hala Filistin ve Beyrut’un evleri yakılmakta, annelerin gözyaşları sel olup akmaktadır. Filistin, bir sınav kağıdı olarak tüm insanlığın önünde durmaya devam etmektedir. Biz, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Filistin’in özgürlüğü için, dünyanın tüm mazlumlarının kurtulması için yeryüzü mazlumlarının küresel sesi olmaya devam ediyoruz.” dedi.
Bakan Kurum, zirveye katılanları ve tüm dünya halklarını yeryüzünün barışa erişmesi, akan kanın durması için bir ve beraber olmaya davet etti.
KAYNAK: AA