Sabancı Holding, İklim Haftası’nda Sürdürülebilirlik Vurgusu Yaptı
Farklı coğrafyalardan iş dünyası temsilcilerinin bir araya geldiği önemli bir organizasyon, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve New York İklim Haftası (Climate Week NYC) ile aynı haftada düzenlendi. Bu organizasyonda, 2020 yılından bu yana WBCSD’nin üyesi olan Sabancı Holding, 22 Eylül’de gerçekleştirilen konsey yemeğinde ev sahipliği yaparken, 23 Eylül’de düzenlenen etkinlik serisinde de Türk iş dünyasını başarıyla temsil etti.
Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper, etkinlikte Sabancı Topluluğu’nun sürdürülebilirlik yaklaşımını katılımcılarla paylaşırken, iş dünyasını ilgilendiren önemli tespitlerini ve çözüm önerilerini de aktardı. Cenk Alper, Sabancı Topluluğu’nun tüm enerjisi ve kaynaklarıyla sürdürülebilirlik konusunda her zaman ön saflarda yer aldığına vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:
“Krizleri yönetebiliriz, ancak iklim değişikliği gibi acil durumlar, tüm kaynaklarınızı ve enerjinizi tek bir noktaya odaklamayı gerektirir. Sabancı olarak, Topluluğumuza bu konuda değer kattığımız üç ana süreç var. İlk olarak; Topluluk şirketlerimizin performans yönetimini çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) parametreleriyle birlikte gerçekleştiriyoruz. İkincisi; yatırım kararlarımızda sürdürülebilirliği her zaman işin merkezine koyuyoruz. Son olarak; sürdürülebilirlik hedeflerimizi destekleyen bir ekosistem inşa etmeyi amaçlıyoruz.”
“18 ŞİRKETİMİZDE 1.000 FARKLI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VERİSİNİ TAKİP EDİYORUZ”
Cenk Alper, organizasyon dahilinde düzenlenen “Fiziksel Riskler Ortada: Bir Sistem Değişikliği – Nasıl Bir Çözüm?” başlıklı oturumda, dünyada her geçen gün daha da şiddetlenen iklim olaylarının küresel ölçekte tüm sektörleri tehdit ettiğini belirtti. Alper, “Paydaşlar arası iş ve güç birliğinin hiç olmadığı kadar önemli olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bir yandan rekor hava sıcaklıklarını yaşarken, diğer yandan dünyanın birçok yerinde daha önce hiç karşılaşmadığımız doğa olaylarıyla mücadele ediyoruz. Artık belirsizlik, tüm iş süreçlerimizin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Bu belirsizlik karşısında hızlı olmak, adapte olabilmek ve esneklik kazanmak, tüm organizasyonlar için hiç olmadığı kadar kritik bir hale geldi.” dedi.
Somut bir örnek veren Alper, “Mesela bir lastik üreticisini düşünelim. Bu şirketin yaşadığı bir sorun nedeniyle, bir uçağın kalkışı engellenirse, tüm yolculuğun maliyetini bu lastik üreticisi üstlenmek durumunda kalır. Geçmişte, Tayland’da çok büyük bir sel felaketi yaşadık ve bu felaket nedeniyle bir yıl boyunca lastik üreticilerine malzeme tedarik edemedik. Tesisimiz iki metre su altında kalmıştı. Ne yaptık? ABD’den Tayland’a bir tedarik zinciri köprüsü kurarak, bu süreçte malzeme tedarikini yönettik. Böylece malzeme sağladığımız tüm lastik şirketleri, uçakların kalkışını gerçekleştirebildi. Bu sayede milyarlarca dolarlık maliyeti önlemiş olduk.” şeklinde devam etti.
Sürdürülebilirliğe yalnızca bir risk yönetimi olarak bakmanın en büyük yanlışlardan biri olduğunu ifade eden Cenk Alper, “Aslında iklimle ilgili ortaya çıkan risklerle mücadelenin en etkili yolu, çok daha yeşil bir yaklaşım benimsemektir. İş modellerimizi ve süreçlerimizi yeşil ekonomi ekseninde dönüştürmeyi hedefliyoruz. Döngüsel ekonomiyi, tüm inovasyon süreçlerimizin merkezine yerleştirmek istiyoruz. Sabancı Topluluğu olarak bu yaklaşımla ilerlemeye devam ediyoruz.” dedi.
Alper, ayrıca, “Topluluğumuz bünyesindeki 18 şirkette şu anda yaklaşık 1.000 farklı sürdürülebilirlik verisini takip ediyoruz. Bu yıl, sürdürülebilirlikle doğrudan ilişkili ürün ve hizmet sayımızı yüzde 23 oranında artırdık. Her yıl toplam Ar-Ge bütçemizin en az yüzde 50’sini Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) hizmet eden alanlara yönlendiriyoruz. Geçtiğimiz yıllarda şirketlerimiz, sürdürülebilir enerji çözümleri, sürdürülebilir materyaller, e-mobilite ve sürdürülebilir finansal hizmetler gibi alanlarda çalışmalarını yoğunlaştırarak yeni iş sahaları oluşturdu. Tüm bunları sadece iklim ya da sürdürülebilirlikle ilgili riskleri bertaraf etmek için yapmıyoruz. Sürdürülebilirliğe yalnızca bir raporlama standardı olarak bakmıyoruz; sürdürülebilirlik, dijitalleşme ile birlikte dünyada doğan yeni ekonominin iki ana unsurudur. Bu nedenle, bu alanlarda gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla, bu ekonominin hem müşterisi hem de oyun kurucusu olma kararlılığımızı ortaya koyuyoruz.” şeklinde sözlerini tamamladı.
KAYNAK: HABER7