Hükümetten Yeni Vergi Düzenlemeleri Beklentisi
Geçen yasama yılında hükümet, kapsamlı bir vergi paketi yasalaştırmıştı. Ancak bu süreçte borsa işlem vergisi ve kripto paralarla ilgili işlem vergisi gibi konular, tartışmaların ardından paketten çıkarılmıştı. 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama yılı ile birlikte hükümetin vergi düzenlemelerine devam etmeyi planladığı ifade ediliyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bloomberg ile yaptığı mülakatta, “Borsa vergisi gündemimizde yok. Bir dönem tartışıldı ama artık gündemimizden düştü,” açıklamasında bulundu. Kripto para vergisinin de gündemlerinde olmadığını belirten Yılmaz, genel vergi oranlarıyla ilgili atılan adımları hatırlatarak, “Önümüzdeki süreçte esas konumuz istisna ve muafiyetleri mümkün olduğunca daraltmak. Bundan sonra genel vergi oranlarında, kanuni vergi oranlarında büyük değişiklikler beklememek gerekir,” dedi.
Enflasyon Muhasebesi Üzerine Tartışmalar
Piyasalarda, hükümetin bankalar ve finans kuruluşlarının 2025’te geçecekleri enflasyon muhasebesinin ertelenebileceğine dair tartışmalar sürüyor. Yılmaz, bu konuya dair “Finans kuruluşları 2025’te enflasyon muhasebesine geçecekler mi, geçmeyecekler mi?” sorusunu yanıtlayarak, “Bir süre sonra bu konu Türkiye’nin gündeminden düşecek. Belki gelecek yıl bunu tartışacağız ama 2026’da muhtemelen böyle bir tartışma olmayacak,” şeklinde konuştu. 50 milyon TL’nin altında olan KOBİ’ler için uygulamanın ertelendiğine dikkat çeken Yılmaz, “Yatırımları gözetici bir çalışma yürütüyoruz. Devam eden yatırımların olumsuz etkilenmemesi adına Hazine ve Maliye Bakanlığımız, Gelir İdaresi Başkanlığımız alternatifler üzerinde duruyor. Gerekirse bu konuda sonbaharda bir kanuni düzenleme yapabiliriz,” ifadelerini kullandı.
Kamu-Özel İşbirliği Projeleri ve TL Uygulaması
Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin dövizle yapılmasının bütçe üzerinde yarattığı yük, hükümetin bu sözleşmeleri TL’ye çevirip çevirmeyeceği konusunu gündeme getiriyor. Yılmaz, KÖİ projelerinin yalnızca finansal olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, ekonomik analizlerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin birçok projeyi yatırım maliyetinin daha düşük olduğu dönemlerde hayata geçirdiğini belirten Yılmaz, “Ben bazen söylüyorum, keşke daha fazlasını yapsaydık,” diye ekledi. Sözleşmelerin yenilenmesiyle ilgili olarak ise, “Bahsettiğiniz türden bir çalışma şu an gündemimizde yok,” dedi.
Enflasyon ve Faiz Oranları Üzerine Beklentiler
TL’nin aşırı değerli olduğu yorumlarına değinen Yılmaz, dalgalı kur rejimine atıfta bulunarak, “Sadece manipülatif, spekülatif hadiselere Merkez Bankası’nın müdahale etmesi gerekiyor. Bu da zaten kanuni görevi,” dedi. Yılmaz, enflasyonla mücadele eden ülkelerde milli paraların güçlenmesinin doğal bir sonuç olduğunu ifade etti. “Birçok tartışma yapılıyor ama rakamlar ortada, TL’deki bu değerlenme makro dengelerimize nasıl yansıyor? İhracatımız artıyor, ithalatımız azalıyor, hizmet gelirlerimiz artıyor, cari dengemiz iyileşiyor. Enflasyon düştükçe bu tartışmalar kendiliğinden ortadan kalkacaktır,” şeklinde konuştu. Yılmaz, geçen hafta Anadolu Ajansı’nda yaptığı açıklamada “Amacımız orta vadede hem enflasyonu hem faizleri düşürmek,” demişti. Fed kararı sonrası hükümetin güncel pozisyonuyla ilgili sorulara yanıt veren Yılmaz, Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığına vurgu yaptı ve “Her ikisi de 2013’te tek haneliydi hatırlarsanız. Dolayısıyla tekrar öyle bir tabloyu oluşturmak bizim siyasi hedefimiz,” dedi. Yılmaz, “Benim şu aşamada bir tarihten bahsetmem doğru olmaz. Ama önümüzdeki süreç elbette ki enflasyonun da faizlerin de düşeceği bir dönem olacaktır,” diye ekledi.
Büyüme ve Enflasyon İlişkisi
OVP’de 2025 yılı için belirlenen %4’lük büyüme ve %17,5 enflasyon hedefinin nasıl bir arada gerçekleşeceği sorusuna yanıt veren Yılmaz, OVP hedeflerinde bu yıl için yapılan revizeleri hatırlattı. “Büyüme ile enflasyon ilişkisinde kısa dönemli olarak zorluklar var,” diyen Yılmaz, “Ama esas itibariyle enflasyonun düşüşü, öngörülebilirliği arttırıyor. Geleceğe ilişkin güveni ve beklentileri iyileştiriyor, bu kanalla büyümeye de destek oluyor. Özellikle orta ve uzun vadede çelişen süreçler değil,” değerlendirmesini yaptı. Büyümenin kompozisyonunun da önem taşıdığını ifade eden Yılmaz, “Tüketim ağırlıklı, iç talep ağırlıklı bir büyüme enflasyonist olur. Ancak yatırım, üretim, ihracat odaklı bir büyüme başarılırsa bu enflasyonist olmaz. Politikalarımızın en önemli unsurlarından biri bu dengeli büyüme,” dedi.
Dış Etkiler ve Beklentiler
Yılmaz, önümüzdeki yıl dünyada oluşacak tablonun Türkiye’yi olumlu yönde etkileyeceğini belirtti ve şunları kaydetti: “Dünyada faizlerin düşmesi bekleniyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelere yönelik bir canlanma ve likidite artışı bekliyoruz. Ayrıca emtia fiyatlarının ılımlı seyretmesini öngörüyoruz. Temel pazarlarımız olan Avrupa Birliği ve MENA’nın nispeten olumlu bir performans göstermesi bekleniyor. Bu da dış talep kanalıyla büyümemizi destekleyecek,” dedi. Hedeflerin parasal sıkılığın daha erken sonlandırılmasına yol açabileceği yönündeki görüşlere katılmadığını da belirten Yılmaz, “Parasal politika Merkez Bankamız çerçevesinde yürütülüyor ve araç bağımsızlığıyla hareket eden bir politika. Orta vadeli politikamızın temel amacı enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmek. Bu nedenle bütün diğer parametreleri bunun etrafında şekillendiriyoruz,” diye konuştu.
Bütçe Açığı ve Kamu Tasarrufları
Mali tarafta Merkez Bankası’nın politikalarıyla uyumlu ek adımlar atılıp atılmayacağı sorusunu yanıtlayan Yılmaz, daha önce %6,4 olarak öngörülen bütçe açığının milli gelire oranının deprem harcamalarına rağmen %4,9’a çekilmesinin mali taraftaki güçlü duruşun bir göstergesi olduğunu savundu. Yılmaz, önümüzdeki yıl için belirlenen %3,1’lik hedefin de maliye politikasının desteğinin süreceğinin bir işareti olduğunu vurguladı. Tasarruf programı çerçevesinde bugüne kadar sağlanan tasarrufun TL karşılığının ve önümüzdeki dönemde bütçe açığının hangi kalemlerden kesintilerle düşürüleceği sorusuna ise “Orada net bir şeyimiz yok. Yıl sonu geldiğinde belki bütün bu kalemlere bakılarak bir hesaplama yapılabilir,” yanıtını verdi. Bu paketin tasarrufla birlikte verimliliğe de odaklandığını belirten Yılmaz, kamu yatırımlarında önceliklendirmeler yaptıklarını söyledi. Yılmaz, “Zorunlu haller dışında hiçbir yeni yatırım projesini devreye almadık,” şeklinde konuştu. Kamu kurumlarının ödenekleri içerisinde kalmalarına özen gösterdiklerini ve personel rejiminde de eksilen personelin yerinin doldurulması mantığıyla hareket ettiklerini ekledi.
Swap Kanalları ve Açığa Satış Yasağı
Hükümet, Londra ile swap kanallarının tekrar açılması için bir çalışma başlatmış ancak bu süreç henüz nihayete ulaşmamıştır. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, sürecin ilgili birimler tarafından değerlendirildiğini belirtirken, “Tabii ki zamanı geldiğinde, şartlar oluşunca bunlar kaldırılacaktır. Ancak burada finansal istikrarımızı çok önemli görüyoruz ve ihtiyatlı bir yaklaşım sergileniyor,” dedi. Yılmaz, borsada açığa satış yasağının kaldırılması konusunda da “Finansal İstikrar Komitesi başta olmak üzere ilgili kurumlarımız etki değerlendirmelerini yapıyorlar. Bunlar, yeri zamanı geldiğinde karar verilecek hususlar,” şeklinde konuştu.